[ad_1]
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği mevzusundaki tutumunun birliğe katkı elde eden bir tutum bulunduğunu söylemiş oldu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısı sürerken basına açıklamalarda bulunmuş oldu.
Çelik, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın teröre destek verdikleri öne sürülen sebebi ile NATO’ya üyeliklerini veto etmiş olduğu süreci değerlendirdi.
“Ortaya çıkan tepkileri izliyoruz”
Çelik, “Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’e NATO üyeliği mevzusunda teröre destek vermemek şartıyla desteklenmesinden sonrasında ortaya çıkan tepkileri izliyoruz.
İttifakın güçlenerek yoluna devam etmesini devamlı savunduk. Aynı şekilde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edilmesinden sonrasında Türkiye’nin argümanlarının ne kadar mühim olduğu görülmüştür.
“Süreç ilkeli yürümeli”
Bizim buradaki yaklaşımımız tüm bu gelişmelerin, Madrid’de ele alınacak zirvede terör mevzusunda, dayanışma mevzusunda ilkeli olmak çerçevesinde adım atması gerekiyor. Zira NATO müttefiklik ruhu bir güvenlik mimarisidir.
Birimiz çoğumuz için, çoğumuz birimiz için mantığıyla kurulmuştur. Cumhurbaşkanımızın ifade etmiş olduğu her şey ittifakın ruhunu, mantığını yansıtan sözlerdir.
Ömer Çelik: Türkiye’nin tutumu NATO’ya katkı elde eden bir tutumdur VİDEO
“Türkiye kapsamlı yaklaşımını ortaya koyacak”
Madrid’de bu yeni konsept yine ele alınacak. Türkiye kapsamlı yaklaşımını ortaya koyacak. Dünyanın birçok yerinde NATO müttefiklerinin belirli terör örgütlerini himaye etmiş olduğu, müsamahakar davranılmış olduğu şeklinde bir durum var.
Bunun ortadan kaldırılması için çalışılması gerekirken, İsveç ve Finlandiya’nın bu politikaları değiştirmeden NATO’ya katılmasının NATO’yu güçlendirecek bir durumu yok.
“Türkiye’nin tutumu NATO’ya katkı elde eden bir tutumdur”
Buradaki güvenliğin tüm üye ülkelerin toplam güvenliğini gözetecek bir halde ele alınmasıdır. Ortak güvenlik ve ortak çıkarlar için birlikte emek harcamayı taahhüt ettiğimiz bir ülkede terörist polis korumasıyla ülkemizi hedef alan fiil yapıyor.
Böyle bir durum kabul edilebilir mi? Daha bu mevzuda tavrımızı koyar koymaz İsveç Dışişleleri Bakanı, ‘Bizim NATO’ya girmemizi isteyen kuvvetli ülkeler var, Türkiye’nin onları karşısına almayacağını düşünüyorum’. Böyle bir durum olabilir mi?
Müttefiklerinizle iyi mi konuşmanız icap ettiğini öğrenmeniz lazım. Tam da NATO’nun konseptinin ele alınacağı süreçte Türkiye’nin tutumu NATO’ya katkı elde eden bir tutumdur.” dedi.
Çelik’in açıklamalarının tamamı şu şekilde:
“Hanım cinayetleri mevzusu içimizde kanayan bir yara. Bir türlü gündemden düşmüyor. Yasalar çerçevesinde yapılacak savaşım, politika olarak üzerimize düşeni yaptık. Bu bir farkındalık seferberliğidir. Her alanda çalışmaya devam etmemiz gerekiyor.
Diyarbakır annelerinin mücadelesi
Diyarbakır annelerinin eylemi bininci günü aştı. Bu fiil dünyanın en büyük vicdan eylemine dönüştü. Annelerin verdiği savaşım son aşama mühim bir vicdan nöbeti olarak bininci gününü geçmiş durumda. İnşallah tüm annelerin evlatlarına kavuşmalarını diliyoruz.
Terör örgütlerinin yok edilmesi için açık ve net tavır onlarca kere Cumhurbaşkanımız tarafınca açıklanmıştır. Hem yurt içi hem yurt dışı fiili kararlılık gösterilmiştir. Bundan sonrasında da Cumhurbaşkanımız açıklamış olduğu şeklinde bu harekatlar sürdürüleciktir.
Azerbaycan’da düzenlenen TEKNOFEST
Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber oldukça mühim bir etkinliğe katıldık. Bakü’de TEKNOFEST gerçekleşti. İlk kere Türkiye toprakları haricinde gerçekleşmesi bu şekilde mümkün oldu. Cumhurbaşkanımızın ifade etmiş olduğu şeklinde bu bir zihniyet devrimi.
Sayın Aliyev’in ev sahipliğiyle gerçekleşti. Sayın Selçuk Bayraktar yapmış olduğu konuşmada gençleri yeni hedeflere yönlendirilmesi oldukça iyi oldu. Aziz Sancar hocamız da bahsetti.
Esas olan zihniyet devriminin arkasından gelen Karabağ zaferinin taçlanması için kültürel, ekonomik, teknolojik alanda yeni zaferlere bu genç kardeşlerimizin vasıtasıyla imza atılacak olmasıdır.
Kılıçdaroğlu’nun ‘kaçacaklar’ açıklamaları
Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında bir harekattan bahsetmesinin derhal ertesinde sayın Kılıçdaroğlu’nun sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağını söylemesi oldukça büyük bir sorumsuzluk olmuştur.
Bu yabancıların diliyle etiketlemek olmasıdır. Bu yabancıların zamanlamasına baktığında Türkiye mühim bir dış siyaset müdahalesi gerçekleştiğinde, iç ve dış siyasette yeni bir düzeltim ortaya çıkmış olduğu vakit olmuştur. CHP’de oldukça temel mevzularında ayrılıklarımız olabilir.
Fakat CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Türkiye’nin ulusal güvenliği mevzusunda devamlı duyarlı olmuştur. Bunun tekniği, stratejisi mevzusunda, iyi mi gerçekleşeceği mevzusunda ayrışabiliriz fakat bu hassasiyeti göstermişlerdir.
İlk kere CHP koltuğunun bu şekilde istismar edilmesi hem CHP hem de Türkiye için bir ilktir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun önüne bir belge getirildiğinde bunun önünü, arkasını iyi sorgulaması lazım. Kendisini bu duruma düşürmemelidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘biz harekat gerçekleştireceğiz’ demesinden derhal bir iki gün sonrasında oluyor bu.
Yurttaşlarımız talebe olarak, iş bulmak için başka ülkelere gittiğinde FETÖ’cüler istiyor ki kendilerinin organizasyonlarına muhtaç olsunlar. Bunlar kendilerini değişik kimliklerle gösterebilirler.
Bunlara karşı sivil cemiyet örgütleri, Türkiye Cumhuriyeti bazı imkanlar yaratıyorsa, meşru bir halde yurt açıyorsa bundan kıvanç duyulması gerekir.
Bundan rahatsız olan çevre FETÖ çevresidir. Buradaki sorun bunların bizim yurttaşlarımıza, ülkemize dönük olarak bu faaliyetleri engellemektir. Sayın Kılıçdaroğlu açıklamayı yapar yapmak ‘Bakın görmüş olacaksınız gizli saklı belge söylediği şeyler açık kaynaklarda vardır’ dedim.
Nitekim ABD Bakanlığının web sitesinde çıktı. Arkasından bir FETÖ’cü çıktı ‘Ben bu tarz şeyleri esasen 3-4 yıl ilkin söyledim’ dedi.
“Kılıçdaroğlu kendisi bile inanmıyor”
Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağını söylerken kendisi bile inanmıyordu. Şimdi çıkmışlar Cumhurbaşkanı ve AK Parti kaybetse bile sonuçlarına razı olmayacak diyor. Çabalamaya devam edecekler diyor.
Buna bir karar verin; çabalamaya mı devam edecekler; yoksa kaçacaklar mı? Türkiye’nin ulusal politikalarına, kurumlarına husumet üretilemez. Doğal ki politika isteriz ki centilmenlik ile yürütülsün. Bazen sertleşse de bir sınırda durulması gerekir.
İki üç tane CHP’de aklı selim sahibi, şimdiye kadar siyasal tecrübesi olan, mantıklı, dengeli davranabilen dostlar var. Onlardan iki üç taneyle istişare edilseydi, ‘Lütfen bunu gündeme getirmeyin kendimizi saçma sapan duruma getirmeyelim’ diyecekti.”
[ad_2]
Kaynak: webhane.com