[ad_1]
İsrail’in, Gazze Şeridi’ne 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü saldırılarda binlerce insanın yaşamını yitirmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan öncülüğünde lider eşlerini harekete geçirdi. Emine Erdoğan’ın inisiyatifiyle lider eşleri, İstanbul’da bir araya geldi. Emine Erdoğan’ın ev sahipliği yaptığı Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleşti. Zirveye Katar, Malezya ve Özbekistan’ın da aralarında olduğu dünyanın pek çok ülkesinden devlet ve hükümet başkanlarının eşleri ile özel temsilcileri katıldı.
“HİÇBİR MEŞRU SİYASİ İDEOLOJİ ZULMÜ KAPSAMAZ”
Zirvenin açılış konuşmasını yapan Emine Erdoğan, “Hiçbir ideoloji, hiçbir siyasi menfaat, hiçbir ekonomik kazanç masum bir insanın canından daha değerli değildir. Siyonist çarkın gerçeklikten kopuk, adaletten uzak planlarını işletmek için çocukları adeta harcanacak bir yakıt gibi gören bu narsizmine insanlığın yenik düşürülmesini reddediyorum. Yaptıklarınızla dünyada iyiye, güzele, doğruya dair ne varsa hepsini incitiyorsunuz. Öldürdüğünüz kardeşlerinizin kanı topraktan sesleniyor. Duyuyor musunuz? Hiçbir meşru siyasi ideoloji zulmü kapsamaz. Yeryüzünde katliam, işgal ve hırsızlık yapanları inançların yaşanmasını engelleyenleri nasıl bir son beklediğini tarih sayısız örnekle gösteriyor. Tarihin vicdanı, hiçbir dönemde zalimin yanında olmamıştır. Yakın geçmişte Yahudileri yok etmek isteyen zalimlik ile aynı yerde anılacaksınız” dedi.
“BU VAHŞETE DURDURMAK İÇİN HANGİ KRİTİK ÖLÜM EŞİĞİNİ BEKLİYORSUNUZ?”
Emine Erdoğan, “İsrailli bir bakan Gazze’ye atom bombası atmayı, seçeneklerden birisi olarak değerlendirirken, sesini dahi çıkarmayanlar Hiroşima’nın kızı Sadako ile Filistin’in çocukları arasında ne fark görüyorlar merak ediyorum. Dün ‘çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne’ diye soran Bosnalı çocuğu kurtaramamanın ağırlığını taşıyan küresel vicdan, bugün Gazzeli çocukların üstüne yağan füzeleri durdurmak için daha neyi bekliyor? Yerin üstü bir cehenneme yerin altı bir çocuk nekropoline çevrilmişken, orada vadedilen herhangi bir geleceğin neşet etmesi asla mümkün değildir. Böylesi bir yıkımın üstüne bina edilmiş bir düzende kim kendini gerçekten güvende hissedebilir? Buradan İsrail Devleti’ne ve dünyada barış ve düzeni tesis etmekle mükellef Birleşmiş Milletler’in daimi 5 üyesine sormak istiyorum. Bu vahşete durdurmak için hangi kritik ölüm eşiğini bekliyorsunuz? Vicdanları sağır eden sessizlikteki uluslararası topluma sormak istiyorum. 40 gündür devam eden bu utanç döneminden sonra hangi hakla, dünyada barışı ve adaleti insanlığın evrensel değerlerini savunacaksınız? Charlie Hebdo’da ölenlerin hukukunu korumak için sıraya giren o fotoğraf karesinde büyük bir şevkle boy gösteren, dünya liderlerinin Gazzeli mazlumlar karşısında büründüğü sessizlikten hangi anlamı çıkarmamız gerekiyor? İnsan Hakları Beyannamesi’nde ve uluslararası birçok sözleşmelerde hakları koruma altına alınmış insan tanımı sadece batının belirlediği sınırlar içindekileri mi kapsıyor? Bir canı diğerinden ayıran, kendisinden olmayan herkesi ve her şeyi değersizleştiren bu karanlığa asla teslim olmayacağız” dedi.
“SUSTURULMAK İSTENENLERİN SESİ OLMAYA DAVET EDİYORUM”
Emine Erdoğan, “Dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun insanı merhametle kucaklayan, özü itibariyle değerli gören bir küresel anlayışı savunacağız. Masumu, mülteciyi, kadını ve çocuğu velhasıl insanı geldiği yere göre değerlendiren ayrımcı zihniyetin ilelebet karşısında duracağız. Bugün tanık olduğumuz şey bir savaş değil, bu sadece en güçlü ve zalim olanın hayatta kaldığı, öteki hayatların kolayca harcanabildiği bir dünya düzenini kabul ettirme çabası. Bu ezelden gelip ebede sürecek olan, iyinin, güzelin, hakikatin, batıl ile kavgası. İşte bu sebeple bütün devlet başkanı eşlerini Gazze’de öldürülenlerin kitlesel bir kıyım sürerken sesleri bastırılmak ve susturulmak istenenlerin sesi olmaya davet ediyorum” dedi
“DERHAL ATEŞKES, BARIŞ VE İNSANİ YARDIM ÇAĞRIMIZI SÜRDÜRELİM”
Emine Erdoğan, “Gazzeli ve uluslararası basın mensupları, sağlıkçılar, insani yardım çalışanları, onları korumakla mükellef uluslararası toplum başarısız olurken, canları pahasına insanlık için adeta bir nöbetteyken biz de ateşkes ilan edilene dek onlar için bulunduğumuz her yerde elimizdeki tüm imkan ve araçlarla nöbet tutalım. Yeni kamusal alan haline gelen sosyal medyada, hep birlikte nöbet halinde, derhal ateşkes, barış ve insani yardım çağrımızı sürdürelim. Her birimizin ayrı ayrı güçlü, bir araya gelince ise çok daha güçlü bir sesimiz var. Sözlerimizi onlar için ve dünya için hemen şimdi ateşkes için birleştirelim. Gelin bu buluşmayı sözden eyleme taşıyarak Filistin’de barış için bir inisiyatif haline getirelim. Çünkü ateşkes öncelikli hedefimiz olsa da, nihai hedef değildir. Bütün dünyayı aynı sesle, Filistin’de ve İsrail’de kalıcı barışın sağlanması için çabalarımızı birleştirmeye çağıralım” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL GASBETTİĞİ TOPRAKLARI SAHİBİNE GERİ VERMELİDİR”
Emine Erdoğan, “Filistinli çocuklara ve gençlere ölmek ya da öldürülmek dışında insan onuruna yakışır bir gelecek borçluyuz. Bu yüzden başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğü korunmuş, tam bağımsız bir Filistin Devleti’ni kapsayan, iki devletli çözümün vadettiği gecikmiş barışı tesis etmenin artık tam da vakti. Bölgenin ve hatta dünyanın barış ve huzuru için Filistin’deki haksız işgal sona ermeli ve İsrail gasbettiği toprakları sahibine, Filistinlilere geri vermelidir. Gazze çocuklarına aydınlık bir gelecek sunabilecek şekilde yıkıntıları arasından yeniden inşa edilmelidir. Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlar bünyesinde İsrail’in yıktığı okulları, parkları, hastaneleri yeniden inşa etmek üzere şimdiden bir fon kurulmalıdır. Bugün Filistin’i yıkıntılar, kan, gözyaşı ve dumanlar arasında görüyor olabiliriz. Bu karanlık resmin ötesinde bizim bir Filistin hayalimiz var. Gazze’nin sahillerinde dini etnik kökeni fark etmeksizin Filistinli çocukların el ele kardeşçe koşturduğu bir hayal. Limon ağaçlarının çiçek açtığı, güneşin zeytin dallarındaki meyvelere vurduğu, babaların korkusuzca evlatlarıyla buluştuğu, annelerin çocuklarını öpüp, mezara değil yatağına koyduğu bir Filistin. Bu Filistin hayali bizim ellerimizde, vereceğimiz sözlerimizde, bugünkü eylemlerimizde… Etrafımızı saran karanlıktan vicdanlarımızla, insanlığa ışık olmaya niyetli sizler, iyi ki varsınız” diye konuştu.
(DHA)
[ad_2]