[ad_1]
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı ziyaretler çerçevesinde Konya’ya geldi. Kılıçdaroğlu, Mevlana Müzesi ziyaretiyle süregelen Konya programında Karapınar ilçesinde tarımda çalışan hanımefendiler ile Bölge Toplantısı’na katıldı. Burada konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Tüm mücadelem bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin. Tüm mücadelem emeğiyle çalışan, emek veren her insanın gelir sahibi olması lazım. Asla kimsenin emeği zayi olmasın. Her şey var. O vakit şu suali her kadının kendisine sorması lazım. Biz niye buğdayı, arpayı, mercimeği, canlı hayvanı, eti dışarıdan alıyoruz? Bizim topraklarımız yetersiz mi? Çalışkan insanlarımız, güneşimiz, suyumuz var. Konya’dan minik bir devlet olan Hollanda’nın senelik ziraat ürünü ihracatı 180 milyar doların üstünde. Biz niye yapmıyoruz? Bizlere niye yaptırmıyorlar? Her şeyimiz varken. İktidardaki politika anlayışı, bizim çiftçimizin, üreticimizin kazanmasını istemiyor. Dışarıda pek fazlaca devlet diyor ki, kendi aralarında yarışıyorlar. 85 milyonluk Türkiye’yi biz doyuracağız diyorlar. Hollanda, Fransa, Almanya, Brezilya ben doyuracağım diyor fakat biz kendi kendimize kafi olmalıyız. Topraklarımız, verimli ovalarımız, çalışan insanlarımız var. Niye biz kendi kendimizi doyurmuyoruz? Doyurmanın haricinde ek olarak niçin dışarıya ihraç etmiyoruz? En azından bir Hollanda kadar. Bunun önündeki tek engel politika grubudur. Bu siyasetle Türkiye büyüyemez, değişemez. Zam üstüne zam. Tanrı aşkına çiftçiden ne istiyorsunuz siz? Gübreye zam yüzde 100’ün üstünde, yüzde 200 elektriğe zam, ilaca, fideye, tohuma, her şeye zam. Ne üretecek bu insan, iyi mi üretecek bu insanoğlu? İnadına üretiyorsunuz, teşekkür ederim. İnadına çalışıyorsunuz, teşekkür ederim. Fakat görmüş olacaksınız milletin iktidarında kim alın teri döküyorsa hakkını, hukukunu, adaletini teslim edeceğiz. Asla kimse kaygı duymasın” dedi.
“ÜYE OLANLAR ELEKTRİĞİ BEDAVA KULLANACAK”
Kılıçdaroğlu, çiftçilerin elektriğe büyük paralar verdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Şanlıurfa’ya gittim. Dedim ki ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bizlere verin. Şanlıurfa’daki tüm çiftçilere elektriği parasız vereceğim’ dedim. Evet en başta 6 şehre. Aynı şeyi Konya’da da söylüyorum. Fakat onların şeklinde değil. Beşli çetelere Tanrı’ın güneşini teslim etmek değil. Beşli çeteler yerine, bu ülkenin ziraat kooperatifleri, çiftçileri, ziraat odası, tecim odası var. Tüm bunların ortak olduğu bir kooperatifle kurulacak. Ziraatçi kendi elektriğini kendisi üretecek. Ürettiği elektriğin bir kısmını parasız kullanacak. Artan kısmını bir sistemle içinde satacak. Ziraatçi ek olarak ektiği üründen hisse alacak, ek olarak elektrikten de kar elde edecek. Güneş enerjili birleşke olacak. Her biriniz o kooperatifin üyesi olacaksınız. Tecim odası, endüstri odası, ziraat odası, borsalar olacak. Onun üyesi olacak. Birleşke üyesi olacaklar. Üye olanlar elektrik elde edildikten sonrasında kendi gereksinim duyan elektriği parasız kullanacak. Esasen sahibi kendisi. Artan elektrik olacak. Artanı satacak, sonrasında da ek olarak gelir elde edecek.
“BEŞLİ ÇETEDEN ALACAĞIM, ÇİFTÇİYE VERECEĞİM”
“Tanrı’ın güneşini beşli çeteye teslim etmeyeceksiniz. Asla meraklanmayın orayı kamulaştıracağız. Çiftçilere vereceğiz, elektrik elde edeceğiz, elektriğin tamamını parasız kullanacaksınız. Ek olarak elektrikten, buğdaydan gelir elde edeceksiniz. Mısırdan gelir elde edeceksiniz. Ne ekiyorsanız gelir elde edeceksiniz. Diyeceksiniz ki elektrikten de gelir elde edilir mi? Tanrı’ın güneşine para veriyor musun? Parasız, organik gaz mı bu? Yok. Petrol mü, kömür mü? Tanrı’ın güneşi. Güneş tarlalarını kurarsınız, elektrik elde edersiniz. Her şey parasız, parasız elektrik kullanacaksınız. Elektriğe gerekseme olanlar var, fabrikalar var, oraya da satacaksınız. Sonrasında da gelir elde edeceksiniz. Bu geliri kime veriyorlar şimdi Konya’da? Beşli çeteden birisine veriyorlar. Size sözüm söz, beşli çeteden alacağım, çiftçiye vereceğim.”
“SİZİ KOCALARINIZA MUHTAÇ ETMEYECEĞİZ”
Halktan biri bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu şöyleki konuştu:
“Ben onlar şeklinde sarayda yaşamıyorum. Saraylara gideceğim diye bir çabam da yok. Mütevazi, sizler şeklinde yaşayan bir insanım ben. Benim evlatlarım o şekilde parayla pulla oynamıyor. Benim evlatlarım o şekilde, sarayları arkalarına almıyorlar. Kimse ne yaptığını bile bilmez. Hepimiz alın teriyle çalışır. Dönem, vakit değişiyor. Değişimi meydana getirecek olan hanımefendiler sizlersiniz. Tarlalarda çalışıyorsunuz. Hakkınızı teslim edelim, kocalarınızdan fazla çalışıyorsunuz. İyi de niye sizin sigortanız yok? Niye emekli olamıyorsunuz? Bu kardeşiniz onları meydana getirecek. Asla meraklanmayın. Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Prim ödemeyeceksiniz. O şekilde bir şey yok. Fakat geliri asgari ücretin altında olan yada asla geliri olmayan tüm ailelerin asgari bir gelir güvencesi olacak. Para, kadının banka hesabına yatacak. Siz emekli, işyar, işçi şeklinde gideceksiniz bankadan paranızı çekeceksiniz. Kocalarınıza muhtaç etmeyeceğiz sizi, asla kaygı etmeyin. Asla kaygı etmeyin. Hanımefendilerin hakkını hukukunu teslim etmemiz lazım. Hanım kardeşlerim sıkıntılarınız var biliyorum. Mutfaklarda yangın var bunun da farkındayım. Gelen zamların ne kadar büyük bulunduğunun, devletin yönetilmediğinin, iktidar sahiplerinin gaflet içinde bulunduğunun, Türkiye’nin yönetilmediğinin de farkındayım. ”
“EVLATLARIMIZ ASGARİ ÜCRETLE İŞ BULAMAZKEN…”
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyleki sürdürdü:
“Sınır namustur diyoruz, sınırların sınır olmaktan çıktığını da biliyorum. Elini kolunu sallayan her insanın Türkiye’ye geldiğini de biliyorum. 3 milyon, 6 milyon Suriyelinin yada öteki yabancıların Türkiye’de bulunduğunu biliyorum. Bizim evlatlarımız asgari ücretle iş bulamazken, onların asgari ücretin yarısıyla çalıştığını da biliyorum. Onlar da insan, onların da hakkı hukuku var. Onların hakkını, hukukunu da koruyarak onları kendi ülkelerine dönmek için her türlü teşviki yapacağız. Irkçılık yapmadan yapacağız bunu. Onların da hakkını hukukunu teslim edeceğiz. Orada da anneler, evlatlar, babalar, sıkıntılar var. Biz insana insan olduğundan bakarız, ayırmayız insanı. Irkına, inancına, yaşam tarzına bakmayız. İnsansa başımızın üstünde yeri var ve onu rahatlık içinde yaşaması için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz.
“BİR SÖZÜM DAHA VAR: YOKSULLUĞU BİTİRECEĞİM”
“Bir sözüm daha var: Bu memlekette yoksulluğu, fakirliği bitireceğim. Hiçbir anne, benim mutfağımda, tencere kaynamıyor demeyecek. O tencere kaynayacak. O tencere kaynamıyorsa o anne diyecek ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun evindeki tencere de kaynamıyor. Bunu yapacağız.”
Türkiye’nin düşünülenden daha varlıklı bir ülke bulunduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyleki devam etti:
“Türkiye’nin fazlaca sayıda imkanları var. Fakat bu imkanlar bir avuç kişiye, bir avuç tefeciye veriliyor. 10 tane şeker fabrikası özelleştirildi. 10 şeker fabrikasını, 11 milyar liraya sattılar. Bir ayda ödedikleri faiz 19 milyar lira. Eski parayla 10 şeker fabrikasını 10 katrilyona sattılar. Fakat 1 ayda bunların ödediği faiz tefecilere 19 katrilyon. Yazık günah değil mi bu memlekete? Memleketin sahibi yalnız ben değil, tamamımız bu memleketin sahibiyiz. Benim sorumluluğum var fakat hepimizin sorumluluğu var. Süreci değiştireceğiz, düzeni değiştireceğiz. İnsanca, hakça bir düzeni gerçekleştireceğiz. Şunu da söyleyeyim; Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçmişte fazlaca kızan dostum vardı, haklılar. Fakat öz eleştiri yapmaktan da çekinmiyoruz. Kusurumuz var ise, hatamız var ise, onu da kolaylıkla söylüyorum. Telafi etmeye çalışıyoruz. Şunu tüm kardeşlerimin bilmesini isterim. Ayrışmaya değil, kamplaşmaya değil, kavga etmeye değil, kucaklaşmaya, helalleşmeye ihtiyacımız var. Bunu yapacağız inşallah. Bunu birlikte yapacağız, beraber yapacağız.”
“DEVLETE ELEMAN ALINACAKSA ÖNCE FAKİR AİLELERİN ÇOCUKLARI İŞE ALINACAK”
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyleki tamamladı:
“Anneler, evlatlarınızı yetiştiriyorsunuz. KPSS sınavına giriyorlar, iyi puanlar alıyorlar. Torpili olmadığı için sözlüde eleniyorlar. Ben onu da fark ediyorum. Torpili kesinlikle bitireceğim. Kim hak ediyorsa hakkı aynen teslim edilecek. Aynen teslim edeceğiz. Torpil icra eden bir kişinin hakkını yiyorlar. Bir kişinin hakkını yiyecek, kul hakkını yiyecek kadar ağır bir günah, ağır bir vebal yoktur. Birlikte savaşım edeceğiz. Beraber savaşım edeceğiz. Beraber kavgayı yöneteceğiz. Beraber mücadeleyi başarıya ulaştıracağız. Siz kuvvetli olduğunuz vakit sevgili hanımefendiler, sevgili anneler, bilin ki Türkiye de güçlüdür. Siz güçlüsünüz, emin olun o vakit ben de güçlüyüm. Birlikte savaşım edeceğiz. Haksızlığa karşı, hukuksuzluğa karşı beraber savaşım edeceğiz.
“Bir şey daha söyleyeyim: Aile destekleri sigortasından yararlanan aileler, bir çok vakit belediye başkanlarına, milletvekiline, bakana, başbakanlara, birilerine ulaşamazlar. Haklarını hukuklarını, sıkıntılarını anlatamazlar. Eğer devlete bir eleman alınacaksa ilkin yoksul ailelerin evlatları işe alınacak. Bunun da düzenlemesini yapacağız inşallah. Böylece görmüş olacaksınız yoksul ailelerin evlatları da bu ülkede hakkaniyet olduğuna inanacaklar.”
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
[ad_2]
Kaynak: webhane.com